Doç. Dr. Kahraman Coşansu
Kalp Kası Kalınlaşması Nedir, Neden Olur?

Kalp Kası Kalınlaşması Nedir, Neden Olur?

Kalp kası kalınlaşması, kalpteki önemli bir yapısal değişikliği ifade etmektedir. Bu durum, tıpta “miyokardiyal hipertrofi” olarak adlandırılmaktadır. Kalp kası normalden fazla kalınlaşmaktadır. Normalde 150 gram olan kalp, 500 grama kadar çıkabilmektedir. Kalp kası da tıpkı diğer kaslar gibi büyüme gösterebilmektedir. Bu büyüme genellikle belirli nedenlerle oluşmaktadır. Kalp üzerindeki yük arttıkça kas kalınlaşmaktadır. Bu durum, kalbin çalışma şeklini olumsuz etkilemektedir.

Kalp kası kalınlaşması, kalp kası hücrelerinin büyümesiyle oluşmaktadır. Bu durum, kalp duvarının normalden kalın hale gelmesiyle karakterizedir. En yaygın neden hipertansiyon olarak bilinmektedir. Ayrıca kalp kapak hastalıkları ve obezite de etkili olmaktadır. Genetik faktörler ve atlet kalbi durumu da nedenler arasında yer almaktadır. Erken dönemde genellikle belirti vermemektedir. Ancak ilerleyen zamanlarda kalp yetmezliğine yol açabilmektedir. Bu nedenle düzenli kontroller önem arz etmektedir. Tedavi, altta yatan nedene göre planlanmaktadır.

Kalp Kası Kalınlaşması Nedir?

Tıbbi olarak miyokardiyal hipertrofi denilen kalp kası kalınlaşması, kalp kasının anormal büyümesi ve kalınlaşmasıdır. Normalde kalp ağırlığı yaklaşık 150 gramdır, ancak bu durumlarda 500 grama kadar çıkabilmektedir. Ayrıca kalp duvarı kalınlığı ortalama 11 mm’ye ulaşmaktadır.

Kalp duvarı kalınlaşması, kalbin kas kitlesinin artması veya kaslarda doku ve maddelerin birikmesi sonucu oluşan bir durumdur. Genellikle sol ventrikülü etkiler ve özellikle aort başlangıcına yakın bölgede görülmektedir. Ancak kalınlaşma kalbin farklı bölgelerinde de meydana gelebilir ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.

Kalp kası kalınlaşması iki ana tipe ayrılır:

Obstrüktif (tıkayıcı) ve non-obstrüktif (tıkayıcı olmayan).

Obstrüktif tipte kalınlaşan kas, kanın kalpten çıkışını engeller ve belirtiler daha belirgindir.

Non-obstrüktif tipte ise, kan akışında tıkanıklık yoktur, ancak kalbin gevşeme ve dolma yeteneğini etkileyebilmektedir. Kalp duvarı kalınlaşması bazen sporcularda görülen normal bir fizyolojik yanıt iken, bazen hipertrofik kardiyomiyopati gibi ciddi bir hastalığın belirtisi olabilmektedir. Zamanla kalınlaşan kalp kası, kalbin kanı etkili şekilde pompalamasını zorlaştırarak kalp yetmezliğine yol açabilmektedir.

Kalp Kası Neden Kalınlaşır?

Kalp kası kalınlaşması birçok farklı nedenden kaynaklanabilmektedir. En yaygın sebep hipertansiyondur. Yüksek tansiyonda kalp, damar içindeki yüksek basınca karşı daha fazla çalışmak zorunda kalır. Bu durum, ağırlık kaldıran kişinin kol kaslarının kalınlaşmasına benzemektedir. Kalbin duvarları da bu baskıya karşı kalınlaşır.

Bununla birlikte, genetik yatkınlık da önemli bir etkendir. Ailede kalp-damar hastalıkları varsa, düzenli kardiyolojik kontroller gereklidir. Ayrıca obezite, kalp duvarı kalınlaşmasının diğer nedenlerinden biridir. Obez hastalarda sol ventrikül hipertrofisi ve fonksiyon bozukluğu, genellikle hipertansiyonla birlikte görülmektedir. Obezite, kalbin daha fazla çalışmasına yol açarak kas kalınlaşmasına neden olmaktadır.

Kalp kapak hastalıkları, diyabet, aşırı alkol ve uyuşturucu kullanımı da kalp duvarı kalınlaşmasının nedenlerindendir. Bazı durumlarda ise bu kalınlaşma fizyolojiktir. Özellikle düzenli ve yoğun antrenman yapan sporcularda, kalp "sporcu kalbi" olarak adlandırılan adaptasyonla duvar kalınlığı artabilmektedir. Dayanıklılık sporlarında sol karıncık çapı ve kütlesi büyümektedir. Ancak, 14 mm altında kalması fizyolojik kabul edilmektedir.

Kalp Kası Kalınlaşması Nedir, Neden Olur?

Belirtiler, Teşhis ve Tedavi Süreci

Kalp kası kalınlaşması hastalığında belirtiler her zaman görülmeyebilir. Özellikle erken dönemde hastaların çoğu hiçbir şikayet yaşamaz ve hastalıklarının farkında değildir. Belirtiler ortaya çıktığında ise genellikle çabuk yorulma, nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi ve bazen bayılma şeklinde kendini gösterir. Bazı hastalar maalesef ilk olarak ani gelişen ölüm ile fark edilir çünkü bu durum, genç yaştaki ani ölümlerin en sık nedenlerinden biridir.

Teşhis sürecinde doktorlar öncelikle elektrokardiyografi (EKG) ve ekokardiyografi (EKO) testlerini kullanır. EKO, kalp duvarı kalınlaşması nedir sorusuna net cevap verebilen en güvenilir tanı yöntemidir. Bu ultrason teknolojisi sayesinde kalp dokularının görüntülenmesi ve kalbin fonksiyonlarının incelenmesi sağlanır. Bazı durumlarda kalp MR'ı, egzersiz testleri, Holter ile ritim değerlendirmesi ve genetik testler de uygulanabilmektedir.

Tedavi, hastalığın şiddetine ve türüne göre kişiselleştirilmektedir. Belirtisi olmayan hastalarda genellikle tedaviye ihtiyaç duyulmamaktadır. Ancak düzenli kontroller önemlidir. İlaç tedavisinde yaygın olarak beta blokerler kullanılmaktadır. İlaçlar yetersiz kaldığında septal miyektomi (kalınlaşmış kas dokusunun cerrahi olarak çıkarılması) veya septal ablasyon (kateterle alkol enjekte edilerek kas dokusunun küçültülmesi) uygulanabilmektedir. Ritim bozukluklarında ICD (kalp pili) takılması da kalp duvarı neden kalınlaşır sorusunun yanıtlarıyla ilişkili bir tedavi seçeneğidir. Hastaların çoğu bu tedavilerle normal bir hayat sürdürebilmektedir.

Kalp kası kalınlaşması ciddi sonuçlara yol açabilen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Görüldüğü üzere, bu rahatsızlık hipertansiyon, genetik faktörler, obezite ve kalp kapak hastalıkları gibi birçok nedenden kaynaklanabilmektedir. Hastalık belirtileri her zaman kendini göstermeyebilir. Dolayısıyla düzenli kardiyolojik kontroller hayati önem taşımaktadır. Özellikle ailesinde kalp hastalığı öyküsü olanlar ve hipertansiyon hastaları bu kontrolleri kesinlikle ihmal etmemelidir. Unutulmamalıdır ki, erken teşhis ve doğru tedavi ile kalp kası kalınlaşması kontrol altına alınabilmektedir. Olası komplikasyonlar önlenebilmektedir.

Sık Sorulan Sorular

Kalp kası kalınlaşması, kalp kasının anormal şekilde büyümesi ve kalınlaşmasıdır. Genellikle hipertansiyon, genetik faktörler, obezite veya kalp kapak hastalıkları gibi nedenlerle oluşur.

Erken dönemde belirtiler görülmeyebilir. İlerleyen aşamalarda çabuk yorulma, nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, baş dönmesi ve bazen bayılma gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir.

Teşhis genellikle elektrokardiyografi (EKG) ve ekokardiyografi (EKO) testleri ile yapılmaktadır. Ekokardiyografi, kalp dokularını görüntüleyerek en güvenilir tanı yöntemini sunar.

Evet, tedavi mümkündür. Hastalığın şiddetine göre ilaç tedavisi, cerrahi müdahale veya yaşam tarzı değişiklikleri uygulanabilmektedir. Çoğu hasta uygun tedavi ile normal bir yaşam sürdürebilir.

Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, tansiyonu kontrol altında tutmak ve düzenli kardiyolojik kontroller yaptırmak, korunma için önemli adımlardır.

Hastalıklar, Tedavi ve Tanı için İletişime Geçiniz. İletişim

Bizi Arayın

Randevu Al

WhatsApp

Randevu Al